Cuma 03:00 gibi 4 kadın yola çıkıyoruz, amacımız saat 09:00'daki Geyikli Feribotu'na yetişmek. Yolda neredeyse hiç uyumuyoruz, Depeche Mode, The Foals ,The Killers ve Rita Ora bize eşlik ediyor. Feribota yetişiyoruz, biraz kafalar düşmeye başlıyor. Rita Ora söylemeye devam ediyor, biz bir anormallik görmüyoruz. Güneşsiz Ada'ya ulaşıyoruz, o ne araba çalışmıyor. Rita Ora ve açık kalan farlar aküyü bitirmiş. :)
Hepimiz aç ve yorgunuz, neyse araba birilerinin yardımıyla çalışıyor. Akünün dolması için ada turu falan derken saat 11:30 gibi Aki'de kahvaltıya oturuyoruz, huzura eriyoruz.
Bu sefer biraz geç kaldığımız için otelde değil, merkeze yaklaşık 1-2 km uzaklıkta kiraladığımız bir evde kalıyoruz. Eve eşyalar bırakılıyor sonra atıyoruz kendimizi merkeze. Özlemişiz kekik kokulu bu güzel yeri, dolaşıyoruz sokaklarını. Adanın kalabalık olacağını bilerek, yemek rezervasyonlarımızı yaptırıyoruz.
Polente'de vakit geçiriyoruz ama hepimiz yorgunluktan bayılmak üzereyiz. Herkes eve gidip uyuyup gelmektense, erken yemek yiyip, erken yatmak düşüncesinde hemfikir. Kapı14 'ü deniyoruz. Yemekten sonra eve dönerken, koşarak 3 kişi geçiyor yanımızdan. İçlerinden biri, seni de bekliyoruz Moda Cadı'sı diyor. Ben şaşırıyorum, uyku sersemliğiyle ne zaman, nereye nasıl gibi bir kaç söz geveliyorum ama koşmak değil uyumaktan başka bir şey düşünemiyorum. :) 21:00'de herkes yataklarında.
Ertesi sabah uykumuzu alıp, kahvaltıdan sonra merkeze gidiyoruz. Koşuyla ilgili son durumları öğreniyoruz. Saat 14:00'de başlayacak olması bizi biraz endişelendiriyor çünkü hava güneşli ve sıcak.
Polente'de biraz vakit geçirip, eve gidip koşu kıyafetlerimizi giyip tekrar gelmeye karar veriyoruz.
Akşam yemeğinde Yakamoz'dayız, hem de hiç tanımadığımız bir grupla beraber. Ada şenlikli ama biz yemekten sonra eve gitmeyi tercih ediyoruz.
Pazar günü kahvemizi çok sevdiğimiz Limani Hotel'de içiyoruz. Rıfkı'yı seviyoruz. :)
Hava çok güzel ve o gün güneşlenmek kaçınılmaz. Kimsenin olmadığı Ayana Plajı'nı seçiyoruz. Sadece biz, güneş, denizin ve gökyüzünün maviliği var. Tadını çıkartıyoruz, bir kaç saat. Tenimiz mevsimin ilk güneşiyle buluşuyor.
Acıkınca, Lodos'a gidiyoruz. Mezeleri şarapla götürüyoruz bu sefer, nasılsa koşu bitti :). Yan masaya tanıdıkların gelmesiyle, eğlenceli bir sohbetle geç öğle yemeğimizin sonu geliyor. Herkes İstanbul'a dönmenin telaşındayken, bir akşam planımızı yapıyoruz. Piknik ve şarap eşliğinde gün batımını izlemek!
Son saatlerimizi Rengigül'de geçiriyoruz. Bahçe, kahvaltı ve Özcan Hanım'la yapılan muhabbet tadına doyulmaz olsa da, 12:00 feribotuna binerek bu yaz adaya ilk vedamızı ediyoruz.
0 yorum:
Yorum Gönder